28 October 2008

Home Trend röpörtaj : Krizin neresindeyiz ???


Mustafa bey , çok hızlı bir biçimde kriz konularını konuşmaya başladık , ben şahsen halen bu psikolojiye alışamadım , kim başlattı bunu , suçlu kim ?


Lehman and Brother’s bankasının batırılması müthiş bir hataydı , insanları paniğe sürükledi. 1929 ekonomik krizi de böyle geldi. Wall street birden battı , bu etkiyle herkes harcamalarını kıstı , parayı sakladı ve tüketim durdu. Şimdi devlet, bankalara batmasın ve piyasaya para sürsün, diye para veriyor. Ama burada da bir problem ortaya çıkıyor , parayı alan banka şöyle düşünüyor ; eğer, bu parayı piyasaya verirsem tekrar toplayamam, batar, diyor ve vermiyor. Bu sefer devlet diyor ki, sana kredi teminatı veriyorum , yani verdiğin parayı geri alamazsan sana, ben ödeyeceğim, diyor.

Bakın , Derya hanım , sistemin nasıl işlediğini görüyor musunuz ? Hiç öyle, kapitalizm batıyor, gibi büyük laflar etmeye gerek yok , Avrupa ve ABD çok hızlı müdahale ediyor , aksayan yönü hemen görüyor ve reaksiyon geliştiriyor.

Benim tahminim kriz çöküş aşamasına gelmeden 1 yıllık bir resesyon ile aşılacak. Nobel ödüllü Krugman bu tarihi 2010 yılı ortaları olarak verdi.

Eğer suçlu arıyorsanız Derya hanım , satıcıları suçlu ilan edebiliriz. Bu krizin en önemli tetikleyicilerinden birisi de emlak brokerları yani, emlak satıcıları oldu. Bankalar yüksek primlerle bu satıcılara teşvik verdiler , bu satıcılar da ödeme durumuna bakmaksızın, alacakları prime odaklanarak, kontrolsüz bir satış akını başlattılar. İlk kıvılcım buradan geldi. Satıcılar der ya “ hep ben mi suçluyum “diye ; işte bu sefer de altından yine satıcılar çıktı.

Peki , bu kadar büyük rakamlarla alışveriş oldu da , bu paralar buharlaştı mı , ne oldu ?

Bakın, siz birisine para veriyorsunuz ve bu kişi gidip ev alıyor. Bu kişi aldığı evin parasını ödeyemezse gidip evine el koyarsınız. Eğer , bu durum birkaç kişide olursa herhangi bir problem olmaz , gider evi satar ve paranızı alırsınız. Ama ödeyemeyen sayısı fazlalaşırsa bu sefer rehin aldığınız evi de satamaz hale gelirsiniz. Rehin evleri piyasaya arz ettiğinizde, arz fazlalığından dolayı otomatikman evlerin fiyatları da düşer yani, paranız tam da sizin dediğiniz gibi buhar olup gider.

Bu şekilde bazı bankalar ellerindeki evleri nakite çeviremez ve nakit sıkıntısına girer , sonra da batar.Bu riskli durumda kimsenin kimseye de güveni kalmamıştır. Kimse kimseye borç ya da kredi vermez. Bu da ticaretin durması , piyasada para dolaşmaması demektir. Şu anki tablo bu…

Şimdi dünya şu soruyu soruyor ; Kapitalizm bu krizi kendi kendine iyileştirir mi yoksa batar mı;yani şimdi , kapitalizm gidiyor mu ?

Üniversite yıllarında ekonomi hocam şöyle derdi “ kapitalizmin tarihi bir krizler tarihidir , bu krizleri önleyemezsin , sadece senin yaşadığın döneme gelmemesi için dua edersin… “ Gerçekten de kapitalizmin tarihine baktığınızda 5 ile 10 yıl aralıklarla tekrarlanan krizlere şahit olursunuz. Bu krizler kapitalist sistemin tekrar kendini toparlaması ve seleksiyonunu sağlaması için gerekli depremlerdir. Bu krizleri aşmak için çeşitli şoklar uygulanır. Geçmişte İngiltere’de Keynes denen adam böyle bir krize karşı şöyle dedi ; eğer kişiler para harcamıyorsa ben devlet olarak para harcarım… Ülkenin her yerine demiryolları döşedi , işçilere para verdi ve bu şekilde piyasaya para sürdü… Bugün ki tedavi yolu ise batmakta olan Bankaları Devlet eliyle kurtarmak ve piyasaya parayı buradan aktarmak…

Şu noktaya da değinmeden geçemeyeceğim ; 2001 krizinde Türkiye’de birçok banka battı.O dönemde devlet hiçbir şey yapamadı. Avrupa ve yabancı kurumlar , Liberalizmin kurallarını hatırlatarak , böyle bir devlet müdahalesi için kırmızı ışık yaktılar. Amerika’daki krizde ise ilk yaptıkları şey devlet müdahalesi oldu.

Bu konu liberal felsefeye kadar giden bir tartışma , biz daha pratik bir konuya dönelim ; tedirgin olmamız için neden var mı , yoksa başbakanın dediği gibi hamdolsun durumumuz iyi mi ?

Hükümet şu an piyasaya moral pompalamaya çalışıyor ama net reaksiyon gösterebilmiş değil. Şu durumda Hükümet’in önünde iki alternatif var : ya IMF ile anlaşacak ya da önlemini alacak. Ama, hükümet seçimlerden dolayı IMF ile anlaşmayı erteliyor , önlem almada ise çok yavaş. Bize bir şey olmaz tavrı çok doğru değil.

Yangın aslında sönmedi ama kısmen kontrol altında ve bu yangının olası riski satın alındı. Bundan sonraki tehlike bu kredi kaosundan sonra bankaların kredi vermeye yanaşmamaları ve piyasadaki nakit sıkışıklığı olacaktır.Zaten geçen yıldan başlayarak özellikle tekstil sektörü için birçok banka kredi musluklarını tıkadı.

Siz ne kadar karşı dursanız da bu krizle kapitalizmin ömrü sorgulanmaya başladı , böyle bir değişimin ipuçları yok mu ?

Kapitalizm bitmez , kapitalizm ingilizce’de capital sözcüğünden gelir ve sermaye yani para demektir. Marksizm bir ideolojidir , paranın akışına , insan yaşamına biçim vermeye çalışır. Kapitalizmin ise alışverişin , ticaretin , hayatın kendisidir. Kapitalizm bitmez biçim değiştirir.

Türkiye bu tür krizleri abartıyor. Kemal Derviş geçen gün açıkladı , 2001 ‘de tedbir aldık ama sanırım biraz abartmışız, dedi. Şu an birçok firma durumu abartıyor. Alacaklarının üzerine çöküyor , malları kesiyor yani paniğe kapılıp klasik reaksiyonlar veriyorlar. Kriz bir anlık bir olaydır ama bu olaydan sonra herkes pozisyonunu aldıktan sonra kriz bitmiş demektir , ortaya çıkan şey yeni bir dengedir ; önceki dengeye göre daha iyi ya da daha kötü olabilir fakat, kriz bitmiştir. Şu an panik yapma değil pozisyon alma durumundayız , bakın çoğu firma sırf bu panikten dolayı klasik reaksiyon verip paniğe kapılacak müşterilerini kaybedecek , Pazar payından olacak , bundan emin olabilirsiniz. Hani derler ya ,her kriz bir fırsattır diye , işte fırsat burada oluşur. Çoğu kişinin nasıl reaksiyon vereceğini tahmin edersiniz , genel yönelim bellidir.

Dünya bu krizi 1929 yılındaki krizden farklı olarak iyi yönetmeyi bildi ve başarılı bir sınav verdi.Şimdi sıra bizde ; 2001 krizinde IMF ile krizi yönettik , IMF şimdi kendi derdine düşmüş durumda , bu sefer baş başayız

TwitterTakip

22 October 2008

Adaletin kendini savunmaya ihtiyacı yok mu ?



Güçlü olanın hep daha kaba , sınırlarının çirkin , üslubunun sert olduğunu görürsünüz. Güçlü olan , gücünden dolayı nezaketi ve sevimliliği önemsiz bir ayrıntı olarak görür.

Halk arasında mahkeme duvarı gibi suratın , deyişi vardır. Adalet , adaletini gösterdiği ve hak dağıttığı kişilere böyle bir mesafeyle yaklaşır.

Youtube sitesine girmeye çalıştığınızda mahkeme duvarı gibi soğuk bir engelle karşılaşırsınız. Hiçbir açıklama , izah , neden sunma örneği göremezsiniz. Adalet kendi adaletini gerçekleştirmiş ve hiçbir savunmaya ihtiyaç duymamıştır.

Sualsiz adalet güce dönüşür , güç ise adaleti zedeler.

TwitterTakip

21 October 2008

Kola kutusunun düşündürdükleri



Coca cola şişesinin bir parçasını sokakta görseniz dahi tanırsınız. İlk başlarda bunun bir avantaj olduğunu düşünebilirsiniz. Kafanızı nereye çevirseniz coca cola’dan bir parça görmek tüketicinin zihnine kazınmak için bir araç olabilir. Hatta bazı şehirlerde metrekareye düşen ağaç sayısıyla kola kutusu sayısını kıyaslasanız kutular daha fazla çıkabilir. Bu tabloya bakarak nasıl düşünmek gerekir ? Reklamın iyisi kötüsü olmaz , bu tablo kola’nın hakim algılamasını kuvvetlendirir diye mi yoksa…

Oysa , son dönemlerde tüketiciler bu tür konulara çok daha duyarlı. Herhangi bir kutu çöplük iken , Cola’ya ait bir kutu Cola’nın çöplüğüdür.

Eleştiri oklarının en çok hedefi olan bir marka bu tür konularda daha duyarlı olmalıdır.Siz çözmezseniz birisi bir gün bunu kullanır.

TwitterTakip

19 October 2008

İyi bir satış için sondan başlamalısınız



Karşıdaki insanın ne olduğunu bilirsiniz , ne istediğini tahmin edersiniz ama bunu ona yavaş yavaş sunarsınız. İlişkinin başlangıç aşaması vardır , bu aşamada her şey resmidir. Önce bu resmiyet kaybolur ve yavaş yavaş karşıdakinin verdiğinizi kabulleneceği bir psikolojik ortam oluşur. Bu süreç normal bir tanışma ve arkadaşlık sürecinde geçerlidir , bu süreci biraz hızlı geçip atlama yaptığınızda ilişki kopabilir , nazik birisi olarak algılanmayabilirsiniz.

Bir satışta ise tam tersi geçerlidir. Müşteri niçin sizi bu kadar uzun süre beklesin , size bu süreyi niçin tanısın ?

Bir arkadaşlık ilişkisinde süreç cezp edicidir , ticari ilişkide ise sonuç. Arkadaşlıkta başlangıcı yaparsınız ve yavaş yavaş ilerlersiniz ; satış işinde ise önce sonucu söylersiniz sonra geriye dönerek sonuç için ikna etmeye çalışırsınız.

Çoğu satıcı müşteriye yakın ya da arkadaş gibi olma önyargısıyla görüşmeyi bir sürece dönüştürür. Bu süreç hem sonucu etkiler hem de ilişkinin kimyasını bozarak satıcının duygusal kararlar vermesine neden olabilir.

TwitterTakip

16 October 2008

trafik - yoğun


aracımla bir alt geçidin altından geçmek üzereyim. Köprünün üzerindeki bir yazı dikkatimi çekiyor : yoğun...

bu yazının yol ile ilgili bir yoğunluğu kastettiğini zannederek iyice dikkat kesiliyorum

sonra üzerindeki yazıyı okuyunca durum netleşiyor. Yazı aşağı yukarı şöyle ;

çevre kirlenmesi
yoğun

buradaki yoğun kelimesi dikkat çekici düzeyde parlak yazılmış. ilk önce bu parlak yoğun yazısına dikkat ediyorsunuz , daha sonra çevre kirlenmesi yazısını görerek bu yoğunluğun trafikle ilgili bir uyarı olmadığını anlıyorsunuz.


Ankara Belediyesini çevre ile ilgili bir konuda dikkat çekmek için böyle yaratıcı bir çalışmaya imza attığı için kutlamak gerekir

TwitterTakip

15 October 2008

Başbuğ'un konuşması ve iletişim hatası




90'lı yıllarda her şey daha kolaydı. Ne üretirseniz üretin satabildiğiniz bir dönemdi bu dönem. Aynı kolaylık birçok alanda da mevcuttu. Örneğin , politika üretmek , inandırıcı olmak daha kolaydı. Bu dönemin kurallarıyla ticaretini devam ettirmeye çalışan birçok girişimci başarısız oldu. Bugün Başbuğun konuşmasını dinlediğimde , ilk aklıma gelen 90'lı yılların bu tarzı oldu.

bir şair arkadaşım şöyle derdi : İnsan yaptıklarından mı pişman olur , yoksa yapmadıklarından mı ?

bu sorunun yanıtını yıllar sonra buldum : bu ne yaptığına göre değişir
yukarıdaki ilker Başbuğ konuşması yıllar sonra geriye dönüp bakıldığında pişman olunacak bir konuşma...

medya'daki eleştirel tavır şunu söylüyor : ordu hata yaptı...

ilker Başbuğ savunması ise şu mesajı veriyor : bu eleştirileri doğrular nitelikte hata potansiyelimiz mevcut. İnatçıyız ve ders alma yönümüz eksik

bu savunma hemen yarın eleştirinin daha da artmasına , eleştirenler için daha fazla malzeme bulmalarına neden olacaktır. Bu konuşmayla orduyu yıpratanlar sıralamasında Başbuğ ilk sırayı almaya adaydır.

başbuğ oldukça öfkeli. Ancak bu öfkesini dile getirirken önündeki metne sık sık bakmak zorunda hissediyor , konuşmasını devam ettiremiyor. Öfkeyi dile getirirken dahi bu metne bağımlılık samimiyetsiz ve kurgu izlenimi uyandıran bir intibaa yaratıyor

emir cümleleri ve ses tonundaki kontrolsüzlükler öfke değil , çaresizlik izlenimi uyandırıyor.

konuyu kahramanlık , vatan gibi noktalara taşıyarak bu kavramları güncel tartışmaların ortasına atıyor ve yıpranmasına neden oluyor.

Terör örgütü baskının video görüntülerini yayınlamışken , bu görüntülere rağmen direnebildik , kahramanca mücadele ettik demek yerine sorumluluğu üstlenmek , hatayı kabul ederek üst kurumların ve değerlerin yara almamasını sağlamak daha mantıklı olurdu.
başbuğ 90'ların iletişim tarzı ve bu konuşmasıyla daha çok hasara yol açar





TwitterTakip

12 October 2008

Wal Mart'ın yüzü değişiyor


Wal mart logosunda değişikliğe gidiyor. Daha önceki sloganı " hep daha ucuz " idi. Şimdi ise "daha ekonomik alışveriş daha refah bir yaşam" olarak sloganını değiştirmiş.
Wal Mart sadece fiyata odaklanan acımasız bir şirket olarak biliniyordu. Yeni sloganda ise insan yaşamına ve rafaha yönelik bir gönderme var. Wal Mart yeni logosuyla gülümsemeye çalışmış ne kadar samimi olduğunu ayrıntılar gösterecek.

TwitterTakip

Pizza Hut oldu Pasta Hut


Pizza Hut adını Pasta Hut olarak değiştiriyor. Pazarlama sorumlusu bu durumu tüketicinin daha fazla çeşit arzulaması olarak gösteriyor.


Şöyle düşünmüş olabilirler mi ? Nasıl olsa tüketici bizi Pizza Hut olarak biliyor ve tanıyor , adın Pasta Hut olması hem daha fazla içeriği ifade eder , hem de yeni bir enerji katar.

TwitterTakip

18 yaşından küçükler giremez


Renault yeni arabası için böyle diyor. 18 yaşından küçüklerin girmesi için sakıncalıdır. Genç kitleyi çekmek için aracı seksi öğelerle döşemiş ve birkaç tasarım farklılığına imza atmış. Tekerleklerde pembe ve kırmızı renkler kullanılmış , yastık kılıflarında cinselliği çağrıştıracak unsurlar kullanmış. Renault tüketicisine şöyle soruyor : bu araçla ilişkiye ( diyaloğa ) girmek ister misin ?

TwitterTakip

11 October 2008

Defacto kuyuya taş attı , 40 akıllı çıkaramadı



Rakibe centilmen olmadığınız bir maçta galip olamazsınız. Rakibi ima eden en ufak bir söylem dahi yaratıcılığından bağımsız olarak tek kelimeyle başarısızdır.

Defacto reklamında jean pantalonların amerikan köylülerince giyilen şalvar tiği yöresel kıyafetler olduğunu iddia ederek karizmasını çizmeye çalışıyor. Kendisi Akdeniz tarzında kıyafetler ürettiğinden bu karşı saldırı ile tüketici tercihini yönlendirmeye çalışıyor. Böyle bir tercih değişimi mümkün olur mu ? Kesinlikle hayır. Peki , bu reklam ne işe yarar ? Dikkat çeker. Bu kadar mı ? Evet, sadece bu kadar…

Aslında kendi algılamasını oturtabilmiş bir marka için bu sivri dil iddialı bir çıkış olabilir ve tüketicinin dikkatini çekmesi anlamında artı puan kazandırabilir.

Bu reklamda ikinci bir iyi nokta var : o da kimsenin reklamı anlamamış olması

TwitterTakip

10 October 2008

Cola Pazarına Red Bull'un enerjisi yeter mi ?

iyi olabilirsiniz ama bunu korumanın yolu nerede duracağınızı bilmektir. Red Bull kola pazarına girerek kendi sınırını aşıyor.
red bull kola pazarından uzakta farklı bir kulvarda liderliği yakalamıştı. Serinliği kola pazarına bırakıp enerjiye yoğunlaşmıştı. Şimdi tüketicisine serinlik de sunmayı vaat ediyor ama bu pazar red bull'u yoracaktır.

TwitterTakip

08 October 2008

Olmadan yapamazsın...


Bazı insanlar kola’yı sever ; bazı insanlar ise pepsi’yi… Kola’yı pepsi kutusuna boşaltsanız dahi çok az insan aradaki farkı anlayacaktır. İnsanların peşinde koştukları şey tat ile birlikte kola ambalajı , kola imajı ve deneyimidir

Şunu söyleyebiliriz ki her insan deneyimleriyle , izlenimleriyle bir önyargıya ve bakış açısına sahiptir

Her insanın politik bir görüşü vardır. Zamanla, deneyimle , bilgi birikimiyle oluşur. Hangi politik görüşe dahil olursa olsun bu görüş , bu deneyim, bir önyargı ve bakış açısı oluşturur. Artık, olaylara bu politik ambalajla bakmaya başlarsınız.

Bazı insanlar Harvard gibi iyi üniversitelerden mezundur , bazıları ise vasat… Bu ambalaj bu insana karşı bir önyargı oluşturur. Bu insanı Harvard üniversitesinin kimliğiyle algılarsınız , bu önyargıyla bakarsınız

Öyleyse şu soruyu sorabiliriz ; eğer her şeye sahip olduğu ambalaj önyargısıyla bakıyorsak eylem üzerine mi yoğunlaşmak gerekir yoksa ambalaj üzerine mi…

Eğer eylemi biçimlendiren , anlamlandıran bu ambalaj ise ambalaj eylemden daha öte geçmez mi ?

İnsan, eyleme sahip olduğu önyargıyla bakıyorsa, doğru eylem çabası, gereksiz bir enerji kaybı olmuyor mu ?

Ne olduğun değil ne yaptığın önemli derler ; biz de şöyle söyleyebilir miyiz ; olmadan yapamazsın…

TwitterTakip

06 October 2008

Haber ve hikaye


Ekteki resimde komutanın kararlı bir duruşu var. Manşette ise kritik kararı açıklıyor : karakolu taşıyoruz…

Sonucun 16 şehit olduğu böyle bir çatışmadan sonraki açıklamalara dikkat etmek gerekir. Geri adım atmak , burada hata yaptık demektir… olayın sonucu direkt üzerinize kalır ve kaldıramazsınız

Eğer karakolun yerinde bir hata var ise bu hata olay yatıştıktan ve unutulduktan sonra değiştirilir. Şimdi , değiştirmek demek , bugüne kadar hata yaptık, demektir ve bunun sorumluluğu kurumun üzerine yapışır

Karakolun yerini baskından sonra aniden değiştirmek karşı taraf için de moral kaynağıdır ; yenilgi gibi algılanır. “ Yılların karakolunun yerini değiştittirdik “ söylemi, karşı taraf diyaloglarında uzar gider , halk arasına kadar sızar…

Son dönemlerde bu tür olaylarda TSK medyaya konuşmamayı tercih ediyor , bölgeyi karantina altına alıyor. Bu tavırla herkes kendi hikayesini yazmaya başlıyor. Oysa , bu tür olaylarda dahi TSK kendi hikayesini oluşturabilir. 16 şehit verilmesine ve askerler komutansız kalmalarına rağmen mücadele devam etti vs.

Bu tür durumlarda medya ve halk haberleri karşı tarafın yayın organlarına başvurarak alabiliyor. Bu haberlerin arasına da haliyle karşı tarafın hikayesi sızıyor.

TwitterTakip

05 October 2008

satın almak ya da satın alma hazzı



Bir müşteri gerçekten de sadece bir ürün almak için mi alışverişe çıkar yoksa; alışveriş yapmak için mi ? Amaç, salt ürüne sahip olmak mıdır ; alışveriş yapan gruba dahil olmak , sosyalleşmek , müşteri olarak bir konum elde etmek , tercihte bulunan , seçen , beğenen ve fikirleri olan müşteri pozisyonunda, bu pozisyonun hazzını yaşamak mıdır ?

İnsanları sokakta yürürken bir kalabalık halinde izleyin. Genel bir alanda bulunuyorlar ve normal bir vatandaş olarak yürüyorlar. Bir de alışveriş merkezinin içerisindeki kalabalığın içerisinde izleyin. Hepsi birer müşteri , para harcamaya geliyorlar , bütün tasarım müşteriler için dizayn edilmiş , bütün çalışanlar müşterilerin arzularını yerine getirmek için hazır bekliyorlar.

Sokaktaki kalabalığın davranışları ile alışveriş merkezindeki kalabalığın davranış farklılıkları arasında gözle görülür farklılıklar vardır.

Bu davranış farklılığı müşterinin ne umduğunun da ip uçlarını verir. Nasıl davranılmasını istediğini , kendisini nasıl görmek istediğinin de ip uçlarını…

TwitterTakip

04 October 2008

Aktütün karakoluna yapılan saldırı ve birkaç gözlem

Aktütün karakolunda 15 şehit verdik. Bölgede birçok çatışmaya girmiş , Aktütün karakolunda birçok kez destek komando tim komutanı olarak görevde bulunmuş birisi sıfatıyla birkaç tesbitte bulunmak istiyorum

Gündüz nasıl baskın yapabiliyorlar, şeklinde birçok eleştiri var ama gerilla taktiğinde en önemli unsur hiç beklenmedik yerde ve zamanda hareket etmektir. Herkesi şaşırtacak bir zamanda eylem yapılıyorsa , taktik açıdan karşı tarafa göre mantıklıdır. Zaten gerillalar da gözetlemeleri sırasında sizin rutin eylemlerinizi takip eder , nereden saldırı beklediğinizi ve nereyi kuvvetlendirdiğinizi tesbit ederler. Gece saldırı beklemeniz ve o noktaya odaklanmanız bir zafiyet ve boşluk oluşturur. Bilinen kuralları tekrarladığınızı gösterir.

Gündüz vakti saldırı için uygun zamandır. Gece askerlerin çoğu nöbetten dönmüş , karakolda uyuyordur. Mevzilerde ise teskeresine az kalmış , disiplini elden bırakmış askerler bulunur. Çoğu zaman bu askerlere gözetleme dahi yaptıramazsınız. Gündüz oluşan boşluğu o dönemlerde tespit etmiş ancak 1 yıldır dağlarda gezen , psikoloji olarak dağılmış askerlere söz geçirememiştim.

Devlet bu sefer yalan söylemiyor. PKK ilk olarak 84 yılında 600 kişilik bir grupla baskın düzenledi ve son yıllarda bu şekilde grup olarak baskınlar düzenlemiyor . Uzaktan kumandalı birçok patlayıcı imkanına sahipken bu tür çok riskli bir eyleme girişmesi gerçekten de varlığını kanıtlamak istediğinin bir kanıtıdır. Bu eylemden zor durumda olduğunu ve güç toplamaya ihtiyacı olduğunu tahmin edebiliriz

Gündüz vakti böyle bir baskın karakol yanındaki köyde yaşayanların bilgisi olmadan yapılamaz. Mutlaka buradan istihbarat ve lojistik destek alınmıştır. O köyden istihbarat alınamaması istihbarat servisinin başarısızlığıdır; eğer fikrimi sorarsanız Türkiye’nin güçlü bir istihbaratı da yoktur.

350 kişilik bir grup yürüyerek o kadar uzun bir mesafeyi kat edemez. İlerle ve çök mantığıyla yaklaşmışlarıdır. Yani önce gözcü ekibi ilerler , sonra arkadakiler , sonra bir süre çöküp saklanırlar. Bu şekilde yaklaşmaları 2-5 gün arasında bir zaman alır ve gece ilerlerler. Bu grubun bu şekilde ilerleyebilmesi bölgenin BBG evi gibi olmadığını gösteriyor.

Saldırı sonrası direkt takip yapılmaz. Yanlardan saldırırsınız çünkü teroristler kaçarken tuzaklama yaparlar. Gördüğümüz kadarıyla yanlardan kuşatma da yapılmamıştır ama bunun haklı bir gerekçesi vardır. Bu kadar kalabalık bir grubu çevirmeniz , kısa sürede o kadar özel tim’i oraya indirmeniz mümkün değildir. Arkalarından topçu ateşi yapmak ve uçaklarla saldırmak dışında başka alternatifiniz yoktur. Helikopter dahi sabit olduğu için gündüz kullanılamaz.

Pkk çoğu zaman karakola saldırmaz. Karakolda uzman çavuşlar , özel komandolar vardır. Bunlarla çatışmaya girmek yerine uzak mevzilerde gözcülük yapan askerlere saldırır. Bu saldırı da benzer şekilde gerçekleşmiştir. Pkk’da şöyle bir taktik vardır ; ateş ederler , eğer karşılık verilmiyorsa hemen kaçarlar , çünkü karşılık vermeyen , soğuk kanlılığını koruyan ve gözetleyen bu grup özel timlerdir. Ateş ederler , eğer tek tük karşılık veriyorsa bunlar da uzman çavuş gibi rütbelilerdir , risklidir ama çoğu kez hızlı bir şekilde taruzda bulunup kaçarlar. Son olarak , ateş ederler , eğer karşıdan çok yoğun bir karşılık geliyorsa işte buraya saldırırlar, burada paniğe kapılmış acemi askerler vardır. PKK da bu tür noktaları en az 1-2 ay gözetleme yaparak seçer. Saldırıda bulundukları alan uzak bir gözetleme mevziidir.

Askerler burada ellerinden geleni yapıyorlar ama çoğu hayatında bir defa kavga dahi yapmamış bu askerlerden ne bekleyebiliriz ? Başarısızlık ve ihmalin olduğu bu tür durumlarda niçin kimse istifa etmez ya da ceza almaz ? Her konuda hatta ekonomide bile yorumda bulunan askeriye niçin kendi işinde farklı taktikler geliştiremez , her seferinde aynı golleri yer ?
çatışmada şehit düşen askerlerimize Allahtan rahmet diliyoruz.

TwitterTakip

03 October 2008

Herşey yolunda

problemli durumlarda sizi daha da fazla korkutan şey etraftaki insanların telaşıdır. San Francisco şehrinde korkutucu uyarılar yerine daha güven verici ve sakinleştirici bir yazı kullanılıyor. Herşey yolunda...

TwitterTakip

Ankara ve Gaziantep arasındaki ticari bilinç farkı...

Capital dergisinin Gaziantep için hazırladığı özel sayıyı okuyorum. Gaziantep birçok markayı bünyesinden çıkarmış bir il. Şölen , Kaşmir , Royal , Sanko holding gibi birçok firma ve marka mevcut. Aklıma şu soru takılıyor : niçin bazı iller bu şekilde sanayileşirken bazı iller hiçbir ilerleme göstermiyor.Röportajlarından okuduğum kadarıyla belediye başkanları , ticaret odası başkanları sanayi ve üretim konusunda çok bilinçliler , rakamlarla konuşuyorlar , sorun ve çözüm üretebiliyorlar.Niçin aynı bilinç diğer illerde gelişmiyor ? Gaziantep Ticaret odası başkanı innovasyon vadisi kurarken ; Ankara Ticaret odası başkanı Sinan Aygün niçin odasında bulunan silahlarla , medya maymunluklarıyla gündeme geliyor; Sinan Aygün Gaziantep’de başkan olsa koltuğunda oturabilir miydi ? Gaziantep kamuoyu böyle bir şovenizmi kabul eder miydi ; Ankara halkı hangi noktalarda ayrılıyor , bilinci şekillendiren nedir ? Örneğin, Kırıkkale… Ankara’ya çok yakın bir il , teşvik var ama bir türlü gelişemiyor , niçin sanayii oluşturamıyor ?

Kırıkkale’de Makine Kimya endüstrisi var. Devlet yıllarca buranın halkını yüksek ücretlere çalıştırdı. Devletin bu yatırımı oranın halkını tembelleştirmiş , ticari bilincin önüne geçmesine engel olmuş olabilir mi ?

Ankara memur kentidir. Ankara halkının ekonomiden daha ziyade politikaya daha meraklı olmasının , ticari bilinç eksikliğinin altında bu gerçek yatıyor olabilir mi ?

TwitterTakip

02 October 2008

Çankaya Üniversitesi ve kriz


Çankaya Üniversitesi Raportör Osman Can’ın üniversitedeki görevine son vermiş. Raportör Osman Can, 301. maddenin kaldırılması , AKP Kapatılma davası gibi bir çok konuda adından söz ettirmişti. Bu davalarla özgürlükçü olarak tanınmış bir kişiyi Çankaya Üniversitesinin doğru bir şekilde kullanabilmesi gerekirdi.

Bilgi üniversitesi her türlü konuda konferanslara müsade etmesiyle kamuoyunda iyi bir imaj oluşturabildi.Çankaya Üniversitesi’nin gazetelere yansıyan “ raportörü kovdu ” başlıkları üniversite imajını oldukça zedeleyecektir.

Şu noktanın ayrımını iyi yapmak gerekir. Kamuoyu kendi menfaatiyle ters düşen bir konuda haklı ya da haksız ayrımı yapmadan ,refleksel tepkisini gösterebilir. Bir üniversite kamuoyunun tepkisini çekebilecek konferanslara ev sahipliği yapabilir ve kısa dönemde bu tür tepkilerle karşılaşabilir. Ancak üniversitede olması gereken özellikler , üniversite kimliği gibi konular düşünüldüğünde , üniversite seçen bir genç yine kendi menfaatine uygun biçimde en rasyonel ve bu kimlikle uyumlu olanı seçecektir. Kısa süredeki ön plana geçen tepkiler çoğu zaman yöneticileri yanıltır.

Çankaya üniversitesi bu olayda darbe yiyecek , üniversite mi ticarethane mi ayrımında rengini alacaktır.

TwitterTakip

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us