24 September 2010

Halk Ekmek , Halk Et 'den sonra Halk Perde de çıkar mı ? Ekonomik bir Aktör olarak Devlet...

Devletin bir aktör olarak ekonominin neresinde durması gerektiği hep tartışılagelmiştir. Sosyalistler devletin üretici güç olması gerektiğini savunurlar, liberaller " laissez - faire" yani bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler anlamına gelen sözle her ekonomik aktöre sınırsız özgürlük tanınması gerektiğini savunurlar, eğer bu sınırsız özgürlüğü tanırsanız bu güçlerin rekabetiyle piyasada kendiliğinden bir denge oluşacağını söylerler , bu dengeye de " gizli el " derler.

Türkiye'de ise istikrarlı bir ekonomik akım hiçbir zaman olmamıştır. Birazcık liberalizm birazcık sosyalizm katılarak devletçilik dediğimiz bir ekonomik politika icat edilmiştir. Her sistem savunucusu devletçiliğin o zamanki koşullarda gerekli bir ekonomi politikası olduğunu söyler, okul kitaplarında da bunu ezberleriz.

Ancak bir sistemin başarılı olup olmadığını analiz etmek için koşullara değil sonuçlara bakılır. Koşulları öne sürmek aslında bahane yaratmanın ve sistemi meşrulaştırmanın diğer bir yoludur.

Sonuç itibariyle baktığınızda ise ; hantallaşmış devlet kurumları, bu kurumlarla rekabet edemediği için ortaya çıkamamış üretici ve iş adamları, üreticilerini ve iş adamları yerine bürokrasi yarattığı için rekabet eden değil kayırmacılığa yönelen bir toplumsal kültür v.s.

Oysa dünyada başarılı olan örnekleri incelediğimizde ; devletin ekonomide hakem olduğu , üreticiyi teşvik olarak destekleyip rekabet koşullarını düzenlediği , eğitimin içeriğini ideolojik bireyler yetiştirmek için değil, üreten bireyler yetiştirmek için doldurduğu devletlerin daha başarılı olduğunu görüyoruz.

Devletçilik bir ekonomi politikası gibi görünsede; aslında ekonomide devletin hakim olduğu, bu hakimiyetle toplam üretimin politik tercihlere göre dağıtıldığı, politik kaygıları ön planda olan bir sistemdir. Toplumu şekillendirme politikasının ekonomi ayağıdır.

Ekonomik sistemleri bir kenara bırakarak şu soruyu soralım ; modern anlayışta devlet ekmek , et gibi ürünleri üretip halka sunar mı ?

Bu soru soğuk savaş dönemi sonrasında yoğun biçimde tartışıldı. Vahşi kapitalizm dediğimiz sistem güçsüzleri eziyor, bu ezilenler ise toplum için bir tehdit oluşturuyordu.

( buradan da anladığımız gibi, kapitalizm bir şey veriyorsa mutlaka bir nedeni vardır. Ezilen halka bazı hakları verildi ancak bunlar bu grupların iş gücüne katılımı, toplum için tehdit oluşturmaması ve yeniden tüketici olması için verildi )

Bu gibi nedenlerle kapitalizm sosyal devlet dediğimiz bir sistem geliştirdi. Bu sisteme göre devlet vatandaşa belirli haklar veriyordu ; ücretsiz sağlık, işsizlik ödeneği gibi...

Sosyal devlet anlayışı kapitalizmin bir üst evresidir, kapitalizmin devamlılığı ve işlerliğinin daha sağlıklı yürümesi için de gereklidir

Ancak bizim ülkemizde bu sosyal devlet anlayışı yine yanlış okundu ve devlet halka ekmek üretmeye, et üretmeye başladı...

Kapitalizm çok eleştirilmesine rağmen kendi içinde bir ahlak anlayışı vardır ; bu durumda kapitalizm şu soruyu sorar ; devletin vergisini aldığı bir üretici karşısına ondan aldığı vergiyle üretici olarak çıkması ne kadar etik dir, bu durum sistemi tıkar mı

Politikanın ise böyle bir tutarlılık ve sistem kaygısı yoktur, getirdiği taraftar , sağladığı popülasyon tek ölçütüdür

Modern liberalizm bu soruya evet yanıtını veriyor. Yani devlet üretici olduğunda , üretici karşısında ayrıcalıklı durumunu kullanıp ayrıcalık yarattığında sistem tıkanıyor

Eğer fakir halkın ekmek alamaması gibi bir durum söz konusu ise bunu üretici olarak değil, üretici karşısında belirlediği vergi , destek gibi herkese eşit sağlanan koşullarla sağlamalıdır.

Aksi halde hakem oyuna müdahil olur, sistem tıkanır

TwitterTakip

No comments:

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us