29 October 2010

Simit Sarayı, Burger King olabilir miydi ???

Simit sarayı kendisini fast food yaşam biçimi olarak konumlandırdı ancak bunun içeriğini dolduramadı. 5-6 katlı kafeler olarak inşa edildi ancak diğer unsurlar ihmal edildi.

Öncelikle bir mesajı yoktu. Piyasadaki rakipleriniz kim, siz kimsiniz ve nasıl farklılaşıyorsunuz. Hızlı mısınız, lezzetli misiniz, mekan ayrıcalığı mı sunuyorsunuz ?

Ambalaj önemlidir…burger king’e gittiğinizde hamburgerinize ulaşmak için neredeyse 3-4 tane ambalaj açarsınız. Ambalaj bir ürünün kıyafetidir , kimliğidir. Fast food ürünü doğru şekilde ambalajlanmalı, kendisini farklılaştırmalıdır. Sokaktaki çocuğun sepetinin içinden simitini çıkarıp, elinize gazete kağıdıyla tutuşturması algısından kurtulabilmek ve farklılaşmak adına ambalaj mutlaka çok iyi kurgulanmalıydı.

Simit sarayı kendisini rakiplerine karşı koruyamadı. Kendinizi rakiplerinize karşı tasarımınızla, renklerinizle, tabelanızla ve size ait olan özelliklerinizle farklılaştırırsınız. Bu farklılık oluşturulmadığı için hızla taklitleri çoğaldı kimlik kayboldu. Oysa bazı logolar, renkler, tasarımlar patentleşmeli ve rakiplere karşı korunmalıydı.

Simit saray bir tercihte bulunmalıydı; ya geleneksel algısı kırılacak modernleştirilecek ya da otantik havası korunacaktı. Burada net bir çizgi oluşmadı, sunuş otantik, mekan modern ile kaldı ve tezat bir görüntü oluşturdu. Böyle bir görüntünün akıllarla girmesi, akılda kalması mümkün değildir.

İyi bir fikir önemlidir ancak içeriği , uygulanabilirliği ve ticari yönleri düşünülmeden uzun vadeli olamaz.

Simit sarayı iyi bir çıkış yakaladı ama hatalarından dolayı kayboldu…

---------- *** ---------

1980’li yıllarda burger king ile mcdonald’s arasında yoğun bir rekabet vardı. Burger city adlı bir şehir oluşturuluyordu, servis ve esneklik alanında kıran krana bir rekabet yaşanıyordu.

1980’li yıllarda Türkiye’de darbe olmuş, sokaklarda halen darbenin ürkekliği hissediliyordu. Fırından aldıkları simitlerin sepetlerine koyan küçük çocuklar aile bütçesine katkı sağlamak için simitlerini gazete kağıtlarına sararak, okul önlerinde satmaya çalışıyorlardı.

İki farklı mizansen , iki farklı hayat.

Ne yapabileceğiniz nereden başladığınızla ilgilidir. Girişimcilik de toplum içinde filizlenen bir ruhtur, toplumun değerlerinden , sosyal yapısından bağımsız olamaz.

Hata dedik ama neden bu hatalar yapılıyor? Son günlerde moda olan bir soru soralım ; girişimcinin suçu ne ?

TwitterTakip

No comments:

free web site hit counters

Image Hosted by ImageShack.us
 
Image Hosted by ImageShack.us